1 Şubat 2010 Pazartesi

Benim hiç boş vaktim olmadı abiğ!


Benim kendimi bilmeye başladığım lise 2'den beri hiç boş, tembellik yapacağım vaktim olmadı ağbi. Yalan söylemeyeyim, 2005 yazında bir 2 ay boş vaktim olmuş olabilir. Ama onun dışında valla olmadı ağbi.

Lise 2-3 malum, hepimiz bir öss koşuşturmacası halindeydik. 180 dakikaya fikslenmiş bir hayat tarzımız vardı. Haftaiçi-haftasonu, yaz-kış demeden hayvan gibi çalıştık. "Ağğbi ben kalem oynatmadım, Boğaziçi'ne girdim" tipi insanlara kafa gömme isteğim o günlerden kalmadır. Yok öyle bişey. Yemişler sizi...

Neysem ondan sonracığıma, üniversiteyi kazandıktan sonra millet hazırlıkta keyif çatarken, bok varmış gibi  gittim hazırlığı 1 dönemde geçtim. Gece gündüz Toefl çözerek, nefret ettiğim sınıftan kurtuldum ama nooldu? Zaten sonrasında yine 3 dersten kalarak okulu 5 yılda bitirdim. Millet hazırlıkta laylaylom keyif çatarken ben C'de kod yazmaya çalışıp klavye parçaladım, Thomas Albu'nun önce İngilizcesi'ni, sonra calculus'u çözmeye çabaladım. Sonra tek boş yazımı yaşadım ve o günden beri durmadan koşturuyorum.

Sonra mühendislik eğitiminin en acı ve kanırtan yılları başladı. Sabah 9da derse girip akşam 6 buçukta sürünerek laboratuvardan çıkan ben, sabaha kadar yok organik raporuydu, yok operations projesiydi, yok vizeydi koşturup durarak eğitim hayatımı tamamladım. Bizden böyle kan aldıkları süre içerisinde, işletmelerin falan laylaylom o festival senin, bu parti benim koşturmaları da hiç sinirimi bozmadı, yersen.

Eğitim hayatım sadece eylül-haziran arasıyla sınırlı değildi. Sonra sevgili zorunlu stajlarım başladı. Stajlarım bitti bu sefer benim gönüllü olduğum arkeolojik kazılar, seminerler, projeler oldu. Yazlarım da böyle geçti. Üniversitenin son yılında haftada 2 gün dersi olan şanslı azınlıktandım. Geri kalan günlerde (haftasonu da dahil) okula gelip tez yazmak gibi bir hobim vardı. Gerçi harbiden bir hobim vardı, akşamları fotoğraf kurslarına gittim Fototrek'te. Sanırım kafayı yemememi sağlayan en büyük etmenlerden oldu bu. I <3 Nikon D60!

Okul bitti, 15 gün sonra çalışmaya başladım. Bu 15 gün içerisinde de evde oturamadım. Önce adaya taşındık evi temizledim (inşaat kabası pislik kalmış olan bir ev)(hatta 2 daire), sonra da Bursa'ya fotoğrafa gittik. O zamandan beri de öküz gibi fazla mesai yaparak çalışıyorum. Kaç defa günde 14-15 saat çalıştığımı bilmiyorum. (Mesela bugün de öyle çalıştım...) (Hayır, işkolik değilim, böyle çalışmak zorunda kalıyorum.) Bir de bunların üzerine Bilgeadam'da sistem adminliği kursuna gidiyorum geceleri. Bu da cidden hobi olarak yaptığım bir şey.

Velhasıl kelam, şöyle bir 2 ay falan biri beni uyandırmasın, uyuyayım istiyorum. Sadece kemiklerim değil, ruhum yoruldu artık... 

Eğer herhangi bir salatalık bana gelip, ay şunun şurası naaptın ki derse, gerçek hayatta da aduket atılabildiğine şahit olabilirsiniz. Ryu halt etmiş olur yanımda.

Ps. Millet üniversite hayatını, ay hede klübündeydim, hödö organizasyon yaptım, dünyanın 1231831 ülkesinde çılgın attım, jose ile sex on the beach yudumlarken xiong nu ile Tibet'te meditasyon yaptım diye anlattıkça da yeşilin türlü tonlarına bürünüyorum. Benim vaktim yoktu...

Ps2. Yatayım ben. Yarın sabah'ın köründe işe gideceğim. 

1 yorum:

betty puf puf dedi ki...

en uyuturum seni. :kıyama: